Kapadokya bölgesinin en gizemli yapılarından biri olan Derinkuyu Yeraltı Şehri, yeni araştırma ve restorasyon çalışmalarında ortaya çıkan bulgularla bir kez daha dünyanın dikkatini üzerine çekti. Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde yer alan ve 85 metre derinliğe kadar inen dev yeraltı kompleksi, tarihçilerin deyimiyle “insanlığın yeraltına inşa ettiği en büyük savunma yapılarından biri” olma özelliğini taşıyor.

Bu yıl gerçekleştirilen incelemelerde, daha önce erişime kapalı olan bazı alanlarda yeni tüneller, su kanalları ve havalandırma odaları keşfedildi. Uzmanlar, bu bölümlerin şehrin acil sığınma koridorları olabileceğini değerlendiriyor.

20 Bin Kişilik Dev Yeraltı Dünyası

Derinkuyu’nun en çarpıcı özelliklerinden biri, 20 bin kişinin aylarca yaşayabileceği bir tam entegrasyon sistemine sahip olması.
Yeraltı şehrinde bulunan:

• Geniş hava bacaları
• Ahırlar
• Erzak depoları
• Şarap üretim alanları
• İçme suyu kuyuları
• Kiliseler
• Toplantı salonları
• Uyku alanları

burasının sadece bir sığınak değil, aynı zamanda bir yeraltı yaşam merkezi olduğunu kanıtlıyor.

 500 Kiloluk Dev Kapı Taşları Hâlâ Çalışıyor

Derinkuyu’nun mühendislik harikası olarak kabul edilmesindeki en önemli nedenlerden biri, 500 kiloya ulaşan yuvarlak savunma taşlarıdır.
Bu taşlar dar tünellerin giriş bölümünde bulunur ve düşman saldırısına karşı tek kişi tarafından bile sürülerek kapatılabilecek şekilde tasarlanmıştır.

Uzmanlara göre bu sistem, bugün bile çalışır durumda.

 Yeni Bulunan Tünel Kapadokya’nın Diğer Yeraltı Şehirlerine Bağlanıyor Olabilir

Son keşfedilen tünelin, Derinkuyu’yu Kaymaklı Yeraltı Şehri’ne bağlayan uzun bir yeraltı hattının parçasıolabileceği değerlendiriliyor. Eğer bu bağlantı doğrulanırsa Kapadokya’daki yeraltı şehirlerinin 30 kilometrelik bir ağoluşturduğu anlaşılacak.

Arkeologlar bu keşfi “Anadolu’nun en büyük mühendislik mucizelerinden biri” olarak tanımlıyor.

Kazı Başkanı: “Derinkuyu hâlâ tüm sırlarını açmadı”

Kazı ekibinde yer alan bir uzmana göre:

“Derinkuyu’nun sadece yüzde 25’lik kısmı araştırılmış durumda. Yeni tüneller ve odalar buldukça, buranın nasıl bir medeniyetin eseri olduğu çok daha net ortaya çıkıyor.”