Bayram denilince aklımıza çocukluğumuzun bayramlarının gelmemesi mümkün değildir herhâlde; annemin birkaç hafta öncesinden heyecanla bayram temizliklerine başladığı, perdelerin mis kokulu sabunlarla yıkandığı, evin her bir köşesinin detaylıca temizlendiği, yaz kış fark etmeksizin camların silindiği, bir yandan da bayram için baklavaların açıldığı, yaprak sarmaları ve mantıların özenle kapatıldığı heyecanlı bir hazırlık süreci.
Evdeki hazırlıklar böyle devam ederken, bizde babamla birlikte misafirlere ve çocuklara ikram etmek için şeker ve çerez dükkânlarına gider, alınan tüm o şekerlerin bizim olmasının hayalini kurardık,
Bayramın hatırladığım en heyecanlı kısmı ise eğer alabildiysek o bayramda giyeceğim yeni kıyafetler, annem tarafından ütülenir, odamızdaki dolaba özenle asılırdı, yatmadan önce kardeşimin ve benim arefe günü banyomuz yaptırılır “şifa olsun diye”, annem ellerimize kına yakardı; kız kardeşimin ellerinin içine, benim ise serçe parmağıma, tüm gece acaba kınalarımız tutacak mı diye heyecandan uyuyamazdık. Tabi benim bir başka heyecanım da sabah babamla birlikte bayram namazına gitmekti, babam bayram sabahlarında çok ayrı heyecanlı olur, sevinçli olur, bu sevincini tüm aile hissederdi.
İşte bugün tüm bu güzel hasletleri yaşamak ve çocuklarımız için de yaşatmak bizlerin ellerinde, bir ülke kültürü ve değerleriyle ayakta kalabilmekte ve güçlenmektedir, o bakımdan bizde çocuklarımıza bu güzel değerleri yaşatmaya çalışalım, bayram günü uyandığımızda güler yüzlü ve neşeli olalım, bu açıdan bile evdekiler o günün bayram olduğunu fark etsin. Bu zamana kadar ailemizde olan yanlış anlaşılmalar ve üzüntüleri bir kenara bırakmaya çalışalım, bunu en başta kendimiz için yapalım, birbirimizi suçlayarak yaşamak sonsuz ve tükenmez bir şekilde devam edebilir fakat bundan hiçbir ilişkinin fayda sağladığı bu zamana kadar görülmemiştir. Gelin bu bayram bizim için, ailemiz için tüm güzelliklerin miladı olsun. Birbirimize kocaman sarılalım, öpelim, sevdiğimizi söyleyelim, bayram o zaman bayram olsun.

Yorum Yazın